Evet. Devlet memuru olmak bazı açılardan büyük bir avantajdır. Nelerdir bu avantajlar? Gelin şöyle maddeler halinde sıralayalım.
1- Her ayın 15’inde sekmeden, maaşınız banka hesabınıza yatar.
2- Alacağınız maaşınızın tutarını bilirsiniz. Hiçbir zaman sürprizle karşılaşmazsınız.
3- 08-17 saatleri çalışma saatlerinizdir. Mesaiye kalma ihtimaliniz çok düşüktür.
4- Hafta sonu 2 gün boyunca tatil yapabilirsiniz.
5- Mesai saatleri içinde izin alma şansınız yüksektir.
6- Yıllık izinlerinizin tamamını çok büyük bir ihtimalle istediğiniz zaman kullanabilirsiniz.
7- İşten atılma ihtimaliniz yok denecek kadar düşüktür.
8- Yönetime muhalefet etmediğiniz, yap denileni yaptığınız sürece, işe başladığınız yerde emekli olma şansınız yüksektir.
9- Sosyal güvenlik primlerinizin tavandan mı, tabandan mı yattığı, bu ay yattı mı, yatmadı mı gibi sorunlarla kafanızı meşgul etmezsiniz.
10- Öğlen tatilinizi mutlaka kullanabilirsiniz.
11- Maaşınız “Allah bereket versin”dir.
12- Personel sayısı fazla ise muhtemelen çok fazla yorulmazsınız.
13- Sağlık sigortanız gayet yeterlidir.
Gelelim dezavantajlarına. Hadi gelin bunları da maddeler halinde sıralayalım.
1- Maaşınız performansınıza göre belirlenmez. Pozisyonunuza göre özel sektör çalışanları ile aranızda yüksek farklar olabilir.
2- Eğer iyi bir çalışansanız, brüt eleman sayısına göre aslında iş yükünüzün az olması gerekirken, nete baktığınız da üzerinize düşecek iş yükü daima fazla olur.
3- Yükselme şansınız düşüktür.
4- Yapmak istediğiniz projeleri gerçekleştirmek için ilk etapta destek görürsünüz ama daha sonra Timur’un filleri hikâyesi ortaya çıkar.
5- Mevzuat o kadar yoğun olarak içinize işler ki; pratik çalışmayı unutursunuz. Bürokrasinin esiri olursunuz.
6- Siz devlet için elinizden gelenin en iyisini yaparsınız ama devlet hiçbir çalışanına güvenmez. Mutlaka başınıza bir soruşturma şeklinde bir iş kazası gelebilir.
7- Emekli olana kadar müfettiş korkusuyla yaşarsınız. Hatta öyle bir durum oluşabilir ki; emekli olsanız bile müfettişlere ifade verip, yargılanabilirsiniz.
8- Mevzuat o kadar sıkıntılıdır ki, en kaliteli işi en ucuza yaptırmak zorundasınızdır. Ancak bu hiçbir zaman gerçekleştirilemez. Vasatı en ucuza almayı hedeflersiniz.
9- Yaptığınız işin zor olduğu herkes tarafından bilinir ama çözüm için hiçbir şey yapılamaz.
10- Bir kurşun kalemi bile mevzuat doğrultusunda almanız gerekir. Aldığınız zaman ihtiyacınız kalmamış olur.
Aslında bu dezavantajlar çoğaltılabilir belki ama çok uzatmamak gerek. Çünkü devlete hizmet etmek bence dünyadaki en güzel işlerden biridir. Bir yerde okumuştum. “Devlette para kazanmak için değil hizmet için çalışılır” diyordu yazar. Gerçekten çok doğru. Alacağınız maaş hiçbir zaman sizi tatmin etmez. Geleceğiniz için yatırım yapamazsınız. Çocuklarınızı istediğiniz gibi yetiştirmek için birçok şeyden feragat etmeniz gerekir. Barınma ve gıda harcamalarınız dışındaki her şey sizin için lüks harcama sınıfında kalır. Buna rağmen devlette çalışmak ve devlete, halka hizmet etmek bence çok güzel bir duygudur. Yaptığınız çalışmanın sonucundan tüm ülkenizin insanları etkilenir. Örneğin bir baraj yaparsınız, tüm ülke ondan faydalanır, bir yol yaparsınız herkes o yolu kullanabilir. Bir gelir elde edersiniz, bir hatanın önüne geçersiniz, bundan tüm halk fayda sağlar. Ancak, bu keyfin de ağır bir sorumluluğu vardır. İşte bu da devlette çalışmanın en büyük zorluğudur. Ne mi? Tüyü bitmemiş yetim hakkını savunmak. Devlet için gelir elde ederken ve devlet için para harcarken işte bu konu insanı en çok yoran konudur. Ha! Elbette bir vicdana, ahlaki değerlere ve bir inanca sahipseniz. Yoksa pek önemli değildir bu saydıklarım. Hakemlik işidir aslında devlet memurluğu. Hizmet verdiğiniz ile devlet arasında hakemsinizdir. Bir vergi kontrolörü, bir kontrol mühendisi, bir veznedar, bir şoför olun hizmet verdiğiniz kişi ya da kurum ile devlet arasında bir köprü bir hakemsinizdir. Hiç kimsenin hakkını kimsede bırakmamanız gerekir. Ne devlet adına karşı tarafın hakkını gasp edebilirsiniz ne de karşı tarafın çıkarı için devletin çıkarlarını arka planda bırakabilirsiniz.
Özel sektörde çalışmanın işte en güzel yanı da burada kendini gösterir. Herkes parası daha iyi, çalışma şartları daha iyi gibi bir şey söyleyeceğimi sanıyor sanırım ama hayır. Özel sektörde çalışmanın güzelliği bence patronunuzun belli olmasıdır. Devlette öyle mi ya? Devlette, müdürünüz, amiriniz, şefiniz, hiç kimse sizin patronunuz, çalıştığınız kurumun sahibi değildir. O yüzden hiç kimse kamu hakları, kamu kaynakları konusunda ahkâm kesmeye, harcama yapmaya kanunlarla verilen haklar dışında, imkân sahibi değildir. Ama özel sektörde patronunuz veya onun görevlendirdiği müdürünüz, amiriniz size bu konuda her türlü talimatı verebilir. Bu kısım sanki havada kaldı değil mi? Bir örnekle bu konuyu açıklamak iyi olacaktır sanırım.
Diyelim ki, siz özel sektörde çalışan bir çalışansınız. Masanızda bir telefon var. Bu telefon işiniz için konmuş oraya ve kullanma yetkiniz iş için. Ancak bunun dışında amiriniz, patrondan aldığı yetki ile bu telefondan özel görüşmelerinizi yapmanıza da izin veriyor. Şimdi sevgilinizi, annenizi, çiçekçinizi, oto servisinizi vb her yeri arayabilirsiniz. Bunlar karşılığında fatura, patronunuz tarafından ödenecektir. Konudan patronunuz bilgi sahibi olduğu için de herhangi bir hak yeme durumu olmayacaktır. Gelelim aynı durumu devlette değerlendirmeye. Masanızda duran telefon sizin işinizi yapmanız için orada bulunuyor. İş için yaptığınız görüşmelerin faturaları devlet tarafından karşılanıyor. Yani tüyü bitmemiş yetimin hakkından. Çünkü yetimin hakkı bu iş için ayrılmış. Siz bu telefondan özel görüşmenizi yaptığınız takdirde, bunun bedeli kim tarafından ödenecek. Yine tüyü bitmemiş yetimin hakkından. Peki, bundan o yetimin haberi var mı? Hayır. Bu imkânı size kim verdi. Müdürünüz, amiriniz şefiniz. Peki, hala yetimin bundan haberi var mı? Buna izin verdi mi? Hayır. Çünkü ne müdürünüz, ne amiriniz çalıştığınız kurumun yani devletin sahibi değil. Devletin sahibi herkestir. Bu durumda da kimse devletin kaynaklarını gereksiz veya özel ihtiyaçları için harcama yetkisine veya bunu harcatma yetkisine sahip değildir.
İşte, devlette çalışmak bu açıdan çok zordur. Eğer hakkı, hukuku, vicdanı, ahlaki değerleri biliyorsanız. Ama devlette bu şartları bilerek çalışıp kazandığınız parayı harcamak ve işinizi yapmış olmanın verdiği manevi haz ile akşam yastığa başınızı koymak, hani diyorlar ya, parayla satın alınamayacak şeyler vardır, işe bu haz en başında yer alıyor bu şeylerin…
Alın size devlet memuru olmanın dayanılmaz ağırlığı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder